Kekemelik
Kekemelik durumu bireylerin çocukluk döneminde başlayan, bireylerin normal akıcılık düzeyinde ve konuşma biçimiyle ilgili yaşanan sık ve önemli problemler barındıran konuşma bozukluğudur. Kekemelik problemi yaşayan kişiler söylemek istedikleri ve söyleyecekleri cümleleri söyleyebilme konusunda zorluk yaşarlar. Kekemelik durumu, gelişimini sürdüren küçük yaştaki çocuklar için konuşmayı öğrenme sürecinin bir parçası olarak oldukça yaygın bir durumdur. Çoğu küçük yaştaki çocukta bu durum geçici olmasının yanında bireylerde ileri yaşlarda da devam eden kronik bir problem haline gelebilmektedir.
Kekemelik durumu her yaş grubundan çocuk veya yetişkin bireylerde ortaya çıkabilir. Genel olarak 2-6 yaş aralığında bulunun çocuklarda görülmektedir. Bunun sebebi ise çocukların o yaş aralığında dil becerilerinde görülen en yoğun gelişme dönemi olmasıdır.
Kekemelik genel olarak gelişimsel kekemelik, nörojenik kekemelik ve psikojenik kekemelik olarak üç türde görülebilir. Gelişimsel kekemelik küçük yaşta bulunan çocukların dil becerilerinin gelişim sürecinde ortaya çıkan ve kalıcı olmayan geçici bir durum taşımaktadır. Nörojenik kekemelikte ise bireyin beyni,sinirleri ve kasları arasında görülen sinyal problemleri sebebiyle gelişme gösteren kekemelik durumu ortaya çıkar. Bu türdeki kekemeliklerin genel olarak bazı sağlık durumlarından sonra görüldüğü bilinir. Psikojenik kekemelikte ise, beynimizin düşünme ve akıl yürütme sistemini yürüten bölümünde yaşanan problemlerden dolayı kekemelik görülebilir. Bu kekemelik türünde yaşanılan tramva ya da psikolojik durumların bu kekemelik türünü tetiklediği görülmektedir.
Kekemelik Teşhisi
Kekemelik durumu genel olarak ses, konuşma bozukluğu ve dil bozukluğu olan kişileri test etmek ve tedavisini sağlamakta profesyonel kişilerin muayenesi sonucunda teşhis edilebilir. Çocuklarda ise yine aynı şekilde profesyonel sağlık çalışanları ve çocuk psikiyatri uzmanları tarafından teşhis edilebilir.
Küçük yaştaki çocukların kekemelik durumu değerlendirmeye alınırken kekemelik davranışına devam edip etmeyeceği ya da ilerleme ihtimalinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeye çalışılır. Bunu belirlemek için aile ile daha önce bu durumu yaşayan kişiler olup olmadığı, kekemelik durumunun ne kadar bir süredir devam ettiği ya da konuşma konusunda başka problemlerin olup olmadığı göz önüne alınarak bir teşhiste bulunulmaya çalışılır.
Kekemelik Tedavisi
Kekemelik problemi yaşayan bütün çocuklar tedaviye ihtiyaç duymaz. Bu durum gelişim sürecinde görüldüğü takdirde geçici olup sonrasında ortadan kalkabilir. Çocuk psikiyatristleri gerekli olan muayeneyi ve incelemeleri yaptıktan sonrasında kapsamlı bir değerlendirme ile çocuğun tedaviye ihtiyacı olup olmayacağına karar verecektir. Bu incelemeler sonucunda eğer bireyin tedaviye ihtiyacı var ise profesyonel kişilerce hangi eğitimin daha hızlı ve daha sağlıklı bir şekilde fayda sağlayacağı tespit edilerek kekemelik için tedavi sürecine başlanacaktır. Kişilerin barındırdığı bireysel farklardan ötürü bir kişi için uygun olabilecek bir tedavi yöntemi diğer kişi için faydasız sonuçlar ortaya koyabilir. Bu sebepten ötürü tedavi durumu söz konusu olduğu zaman bir uzmandan yardım almadan tedaviye başlamamak gerekir. Tedavi durumu her zaman kekemeliği tamamen ortadan kaldırmayabilir. Fakat bireyin kendini daha rahat ifade edebilmesi için gereken desteği sağlayacaktır.
Ülkemizin her yerinde olduğu gibi Denizli’de de kekemelik tedavisi için yararlanabileceğiniz sağlık hizmetleri bulunmaktadır. Denizli’de kekemelik tedavisi, çocuklar ve yetişkinler için çeşitli sağlık kuruluşları ve özel klinikler tarafından sunulmaktadır. Özellikle Denizli’deki konuşma terapistleri, kekemelikle ilgili uzmanlık ve deneyime sahip profesyonellerdir. Bu terapistler, bireye özgü bir yaklaşımla kekemeliği değerlendirir ve uygun tedavi planını belirlerler.Denizli’de kekemelik tedavisi, yerel kaynaklar ve uzmanlar tarafından sağlanan hizmetlerle desteklenmektedir. Konuşma terapistleri, destek grupları ve etkinlikler, kekemelikle yaşayan bireylerin ve ailelerinin tedavi sürecinde destek almalarını sağlar. Ayrıca, yerel kültürel ve sosyal faktörlerin tedaviye etkisi göz önünde bulundurularak kişiye özgü bir tedavi yaklaşımı benimsenmelidir.